Üsküplü araştırmacı-yazar Rifat Emin’in, “Lisan-ı Feza” adlı yeni kitabı yayınlandı. Üsküp’te 1974 yılında doğan ve sanat tarihçisi, araştırmacı-yazar, şair, müzisyen, kültürolog, kütüphaneci ve tercüman gibi birçok kültürel faaliyet alanlarında aktif olan Rifat Emin’in kitabı, “Yeni Balkan”, “Time Balkan” ile Facebook’ta yayınlanan yazılarından bir derleme olarak Ocak ayı 2025’te Ankara’da yayınlandı.

Bu kitaptaki makalelerinde yazar çok geniş bir konu yelpazesiyle üzerinde fikir yürüttüğü ve ele aldığı konularda, sanat ile Milli Türk kimliği üzerinde yoğunlaşıyor.

 

Bu kitapta yer alan, Doç. Dr. Ertuğrul Karakuş’un Takdim yazısını sunuyoruz.

 

LİSÂN İLE FEZÂYA YOL BULMAK!

(“LİSÂN-I FEZ”NIN TEVELLÜDÜ ÜZERİNE…)

 “LİSÂN-I FEZ” diye çığırmayı uygun görmüş Rifat Emin yeni doğan kitabının ismini…

Öyle ya… Edebiyât, “lisân vâsıtasıyla fezâya uzanmak” değil midir?

Yeryüzünde sıkışıp kalan ruhlarımızın; bir şiir, bir hikâye, bir deneme suretiyle, ama hepsi de lisân mârifetiyle, fezâya hicret etmesi değil midir edebiyât?!

Öz be öz dedesi olan Dede Korkut’un üslubunu da tevarüs ederek selam ile davet ederdi Rifat Emin şiir kitaplarına:

“SELAM

gölgesi alaca bir ağaç

selam veriyor

bu şiiri okuyanlara”

Şimdi de nesirlerine davet ediyor bizleri… Aynı samimî “dertleşme” üslubuyla…

Okuyucu” Lisân-ı Fezâ”da ne mi bulacak?

Sayalım bir kısmını:

Balkan Türkleri, Makedonya Türkleri, Türkiye, Türk dünyası, Makedonya’daki Türk siyaseti, Kuzey Amerika Kızılderilileri…

 Yunus Emre, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa, Zeynel Abidin Cümbüş, İştip’li Hacı Salih Rif’at Efendi, Şeyh'ül Ekber Muhyiddin İbnu'l Arabi…

El-Cezeri, Kristof Kolmb, Piri Reis, Cemalettin Latiç, William Shakespeare, Yahya Kemal Beyatlı…

Üsküp, Tefeyyüz, Üsküp Sultan Murad Camisi, Üsküp Saat Kulesi, Kocacık Türkleri ve türküleri, Balkan dağlarındaki Yörükler…

Ergenekon destanı,  Üçüncüler, bilginin değeri, Makedonya siyaseti ve Osmanlı hoşgörüsü, Manas destanı, Mete Han, Oğuzlar, NASA, Mavi Vatan davası ve kavgası, “anti-hilal” politikaları, tarih bilinci…

Dahası?

Genel olarak Türk edebiyatı husûsî olarak da Balkan Türk edebiyatına dair hazine değerinde (değerini bilen için) onlarca söz…

“Babam İlhami Emin beni tasavvuf terbiyesiyle büyütürken, komple olgun insan olmak için bireyde dört vasfın mevcud olması gerektiğini öğretmişti, onlar da sırasıyla şöyle: Bilgi, dürüstlük-namus, cesaret ve tecrübe.”

Unutulmamalıdır ki ÜÇÜNCÜLER”dendir Rifat Emin… Türkçe edebiyat adına “Umutlar azalıyor mu?” diye düşünenler arttığında, ceplerindeki az harçlık ile asil bir emek ortaya koyup tarihe geçenlerden…

Hani “ÜÇÜNCÜLER”den birisi diyordu ya:

“Bir Üçüncü edebiyatımız var ki,

Elden düşmez,

Düşse de kırılmaz…

Hepimize hayırlı olsun arkadaşlar…”

İşte “LİSÂN-I FEZ”, bu sözlerde bahsedilen “düşmemenin”, “kırılmamanın” gayreti ve ispatıdır. “Üçüncüler düşmedi, kırılmadı!” der dinleyenlere…

Rifat Emin diyordu ki “KONYA MIZRABI” başlığıyla:

“Ey vazgeçemediğim Konya mızrabım benim

Rumeliye her zaman hoş gel!

Buralardaki kedere melhem”

İşte “LİSÂN-I FEZ”; Balkan Türkleri nesrine, Türk dünyası nesrine, “kedere merhem” olarak hoş geldi…

İşte “LİSÂN-I FEZ”; onu yetiştiren merhum “Yörük Osman”a, yani İlhami Emin’e; “Türkçe senin evladın eliyle bu topraklarda bahar çiçekleri gibi gürlüyor!” demek için hoş geldi…

Ey Balkan kızanlarının, kısçelerinin “Güldede”si İlhami Emin!

Kalemin ve kelâmın yere düşmedi… “Rif’at erbâbından olsun” diye ismini Rif’at koyduğun oğlun, kalemini de kelâmını da yere düşürmedi… İsminin mânâsına münasip bir şekilde onları yükseltmeye, sürdürmeye devam ediyor …

“Tekrar” güzeldir, yineleyelim:

“LİSÂN-I FEZ” koymayı uygun görmüş Rifat Emin yeni doğan kitabının ismini…

Öyle ya…

Edebiyât, “lisân vâsıtasıyla fezâya uzanmak” değil midir?

Edebiyât, “fezâya lisândan mamül bir merdiven dayamak” değil midir?

Edebiyât, “lisân sahibini fezâdan haberdar kılmak” değil midir?

Yolun açık olsun “LİSÂN-I FEZ”

 

Ertuğrul KARAKUŞ

Eylül-2023: BOLU