RÜŞVET FACİADIR...
İbrahim Arslan, Kosova

Bolu'da yanan otelde 76 canın korkunç ölümü, büyük bir facia. Yaşanan o cehenemin asıl suçlusu ise tartışmasız RÜŞVETTİR.

Yetkililerin kanunlara uygun hareket etmedikleri, görevlerinde sorumsuz davrandıklarını, her facianın ardından yapılan incelemeler ortaya koymuştur.


Rüşvet veren ve alanların, edindikleri haksız kanun dışı kazancın,  günün birinde kat kat zararını göreceklerini düşünemeyecek kadar kafasız insanlar olduğunu düşünüyorum.
İhmal ve rüşvet sonucu, eksik veya sakat işler yüzünden can ve mal kaybına neden olan olayları çevremizde yaşıyor, haberlerini alıyoruz. 

Şu insafsızlar, para karşılığında her şeye ve her yanlışa "evet" diyecek kadar yüzsüzler, sebep oldukları can kayıplarını,  edindikleri haksız kazancın hangi bölümüyle  karşılayabilirler ki?

Örnek, bir başkasının otomobiline zarar verebilir, fakat paranızla, aynı marka, aynı renkte otomobili gider alır, zararlı tarafa teslim edebilirsiniz.
Fakat, bir canın kaybına neden olup, o aynı canı gidip markette satın alarak, sahibine vermek gibi bir olay yok ki...

Bu nedenle, otomobili kullanmayı bilmeyene verilmez. 
Verirsek, olası bir kazaya fırsat veririrz.
İşte bu nedenle işin erbabı olmayanlara iş, yetki verilmemeli.
Eğer verildiyse, arkasında  muhakkak yolsuzluk, haksız bir kazanç, rüşvet  vardır.

Bolu felaketinde, Kahramanmaraş depremindeki korkunç kayıplarda da rüşvetin, payı büyüktür.
Cehnemin yaşandığı otelin etrafında, "Bana ne..." anlayışı içinde  hayatın, pistlerde kayağın devamına, diyecek sözüm yok... Büyük bir insanlık ayıbıdır.

Rüşvet her toplum için, en büyük faciadır.