Anne şefkati ve öğretmen azmi bir çok bayan öğretmen için motivasyon kaynağıdır. Matematik gibi zorlu bir alanda bu iki unsurun birleşimi, hem öğrenmeye olan ilgiyi hem de mücadele gücünü artırır. Bir öğretmenin öğrencilerine olan bağlılığı ve bir annenin çocuklarına olan sevgisi, bir yolculuğun en sağlam temel taşlarını oluşturur. Böylesine ilham verici bir hikayenin peşindeyken yolumuz bizi Ohri’ye sürükledi.
YB: Güner Mahmud kimdir? Kendinizden, eğitim yolculuğunuzdan ve matematik öğretmenliğine nasıl başladığınızdan bahseder misiniz?
Güner: 1969 yılında Ohri’de doğdum. Ailem, ahlakı ve eğitimi her şeyin önünde tutarak bana yaşamımda rehber oldu. Bu değerler ışığında her zaman bir adım önde olma motivasyonu ile ilerledim. İlkokul eğitimimi Ohri!de “Kardeşlik Birlik” İlkokulu’nda aldım ve matematiğe olan ilgim bu yıllarda başladı. Matematiksel düşünme ve problem çözme, benim için bir keyif haline geldi. Lisede Matematik-Bilişim alanında eğitimimi tamamladım, zorluklarla başa çıkmayı öğrenip asla pes etmemenin gücünü kazandım. Üniversitede, Matematik-Bilişim Mühendisliği okudum, bu yıllar hem akademik hem de kişisel gelişimime katkı sağladı. Ülkemizdeki ekonomik ve siyasi çalkantılar nedeniyle iş imkânları sınırlıydı. Bu dönemde özel bir okulda bilgisayar eğitmeni olarak başladım, ardından ilkokulda kısa süreli öğretmenlik deneyimi yaşadım. Öğretmenlik, bana hem öğrencileri bilgiyle besleme hem de onları birey olarak geliştirme fırsatı sundu. Struga’da “Dr. İbrahim Temo” Lisesi’nde Matematik-Bilişim öğretmeni olarak göreve başladım. Gerçekten de ‘iyi ki başlamışım’ dedim, çünkü bilgimi genç nesillere aktarabilmek benim için büyük bir anlam taşıyor. Bu yolculukta her zaman desteğini esirgemeyen aileme, öğrencilerime ve tüm öğretmenlerime teşekkür ediyorum. Şu anki öğrencilerim, bana her gün yeni bir motivasyon kaynağı sunuyor. Onların azmi, bana güç veriyor. Bu yolculukta hep birlikte ilerlemek en büyük ödülüm.
YB: Matematik öğretirken en çok hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Güner: Öğrencilerin matematiği soyut ve ulaşılmaz bir alan olarak görmeleri en büyük zorluk. Matematiksel kavramların soyutluğu, öğrencilerin ilgisini ve motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Ayrıca, teknolojinin doğru şekilde kullanılmaması ve dikkat dağılmaları da bu durumu zorlaştırıyor.
Güner: Yapay zekâ ve dijital araçlar, öğrencilerin bireysel hızlarına göre öğrenmelerini sağlar ve matematiksel kavramları eğlenceli hale getirir. Ancak teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, öğretmenin rehberliği ve öğrencilerin motivasyonu hala en önemli unsurdur.
YB: Matematikle ilgili öğrencilerin tutumları nasıl?
Güner: Öğrenciler genellikle matematiğe karşı pasif bir tutum sergiliyorlar. Eskisi gibi keşfetmeye açık değiller ve bu, öğrenmeye karşı içsel bir motivasyon eksikliği yaratıyor. Aynı zamanda dikkat dağılmaları ve odaklanma sorunları da derse katılımı olumsuz etkiliyor.
YB: Matematiği daha anlamlı hale getirebilmek için ne yapılmalı?
Güner: Matematiğin anlamlı olabilmesi için öğrencilerin, gerçek dünyadaki uygulamaları görmeleri ve soyut kavramları somut problemlerle ilişkilendirmeleri gerekiyor. Matematik, bir düşünme biçimi ve problem çözme sanatı olarak öğretilmeli, günlük yaşamla bağlantı kurulmalıdır.
YB: Matematik eğitiminde hangi geliştirmelere ihtiyaç var?
Güner: Matematik eğitiminin daha etkili olabilmesi için öğretim programlarının daha dinamik ve öğrenci odaklı hale getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, matematik eğitiminin küçük yaşlardan itibaren sistematik bir şekilde verilmesi önemlidir. Bu, öğrencilerin matematikle olan bağlarını güçlendirecektir.
YB: Matematik öğretiminde yapay zekâ ve dijital araçların yeri nedir? Gelecekte öğretmenlerin rolü nasıl değişebilir?
Güner: Yapay zekâ ve dijital araçlar, öğrencilerin bireysel hızlarına göre öğrenmelerini sağlar ve matematiksel kavramları eğlenceli hale getirir. Ancak teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, öğretmenin rehberliği ve öğrencilerin motivasyonu hala en önemli unsurdur.
YB: Teknolojinin eğitimde nasıl kullanılması gerektiğine dair önerileriniz nedir?
Güner: Teknoloji, eğitim sistemine doğru bir şekilde entegre edilmeli ve öğretmenlerin dijital becerileri güçlendirilmelidir. Öğrenciler aktif öğreniciler olarak sürece katılmalı ve öğretmen-öğrenci etkileşimi korunmalıdır. Matematik eğitimi özelinde, teknoloji pedagojik yaklaşımlarla uyumlu kullanılmalıdır.
Güner Mahmud hocamız, öğrencilerine gösterdiği özveri ve sevgi dolu yaklaşımı, eğitimin gücünü ve öğretmenlik mesleğinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Gazetemiz, benzer başarı hikayeleri peşinde koşarak, bu tür ilham verici yaşamları daha geniş kitlelerle buluşturmayı amaçlamaktadır.
Fehmi Skender