Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılında İstanbul Fatih’te Sarıgüzel Mahallesi’nde dünyaya geldi. İpekli Tahir Efendi’nin oğlu olması onun dini bilgilerinin temellerinin atılmasında en önemli etkenlerden birisidir. İyi bir eğitim yanında Arapça, Farsça ve daha sonra Fransızca da öğrenen Mehmet Âkif, Fatih Rüşdiyesi ve İstanbul İdadi’sinde (lise) okudu. Mülkiye Baytar Mektebi’nde (Halkalı Ziraat Okulu) kaydını yaptırdı. 1894 yılında birincilikle bitirdiği okulda şiir yazmaya başlayan Âkif, ilk şiirini 1895’te “Mektep” dergisinde yayınladı. Okulun ardında memuriyet başladı ve veteriner olarak Rumeli, Anadolu ve Suriye’yi dolaştı. Bu geziler ona halkın ve köylülerin yaşayışlarını yakından görme imkânını verdi. Edebiyattan asla kopmadı, Servet-i Fünun dergisinde “Acem Edebiyatı” üzerine yazılar kaleme aldı.
Meşrutiyetin ilanının ardından memuriyeti bırakarak kendisini tamamen şiirin ve edebiyatın engin denizine bıraktı. Bir yandan Halkla Ziraat Mektebi’nde ve Darülfünun’da (üniversite) kompozisyon ve edebiyat dersleri veriyor, diğer yandan “Sırat-i Müstakim” ve “Sebil-ür Reşat” adlı dini içerikli dergilerde şiirler, din ve edebiyat üzerine makaleler yazıyordu. 1911 yılında toplumsal gerçeklerin yer aldığı meşhur “Safahat” isimli kitabını yayınladı. 1914 yılında “Hakkın Sesleri” adıyla yayınlanan üçüncü bölümünde ise geri kalmışlıktan kurtulmanın çarelerini konu edindi.
Birinci Dünya Savaşı’nın henüz başladığı bir dönemde, Almanya’ya görevli olarak gitti ve Berlin’i yakından inceleme fırsatı buldu. Ersoy için önemli olan bu gezinin yolculuk notları “Berlin Hatıraları” ismiyle kitaplaştırıldı. Sonrasında Arabistan’a görevli olarak gitti ve bunu da “Necid Çöllerinde Medine’ye isimli şiirinde anlattı. Safahat’ın beşinci bölümü “Hatıralar” bu sayede ortaya çıktı.
Çanakkale’de yazılan kahramanlık destanını şiiriyle adeta yeniden yazdı:
“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim gel seni târîhe desem, sığmazsın”
dizeleriyle milli ve dini bakımından ulaşılmaz bir eser ortaya çıkardı. Mehmet Âkif Ersoy, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Burdur Milletvekili olarak girdi. Bu sırada İstiklal Marşı için meclis yarışma açmış ve bir de ödül konmuştu. Ulusal bir amacı olan yarışmanın ödüllü olmasını ters bulan Âkif, yarışmaya katılmadı. Ancak gelen şiirlerin hiçbirisi beğenilmeyince Mehmet Âkif Ersoy, ödülü almamak koşuluyla yarışmaya katıldı ve ölümsüz İstiklal Marşı’nı yazarak meclise gönderdi. Mecliste okunan ve coşkuyla alkışlanan şiir, marşımızın sözleri 1 Mart 1921 yılında kabul edildi.
Âkif, din, ahlak, vatan, görev aşkı, insanlık, milli ve manevi değerleri bir çok kimseyi etkileyecek şekilde şiirle anlatılmış, yazılarında da çok temiz bir Türkçe kullanmıştır. En önemli eseri “Safahat’tır”.
Adını tarihe altın harflerle yazdıran şair, 27 Aralık 1936 yılında İstanbul’da vefat etti.
(“Tarihin Öncüleri”, Yeni Balkan Yayınları, Üsküp 2021)