Bazı kahramanlar sessizdir. Onların adları gazete manşetlerine yansımaz, büyük kürsülerden alkışlanmaz. Ancak, toplumların hafızasında ve gönlünde derin izler bırakırlar. Makedonya’da Türkçe eğitime kırk yılı aşkın bir süre boyunca ruh veren, sadece bilgi değil, karakter inşa eden hocamız Şayip Ali, Yeni Balkan gazetemizin konuğu olmuştu. Onun hikâyesi, yalnızca bir öğretmenin meslek hayatından ibaret değil; bir kültürün, bir dilin ve bir halkın yaşatma mücadelesinin de aynasıdır. Yirmi yaşında omuzlarına yüklenen sorumluluk, sadece bir sınıfa değil, bir nesle ışık tutan bir yolculuğun başlangıcıymıştır.

YB:  Sayın Hocam, sizi daha yakından tanıyabilmek için en başa dönelim. Nerede ve nasıl bir dünyaya gözlerinizi açtınız?

Şayip Ali: Ben, 12 Ocak 1944 yılında, Batı Makedonya’da yer alan Aşağı Banisa köyünde dünyaya geldim. O yıllar, savaşın ve yokluğun gölgesinde geçen bir dönemdi. En büyük servetimiz ise ailemizden aldığımız ahlak, çalışkanlık ve toplumsal değerlerimize olan sadakatti. İlkokulu tamamladıktan sonra, başkent Üsküp’te Makedonca eğitim veren öğretmen okuluna kaydoldum. Daha okul bitmeden, bölgede öğretmen eksikliği baş gösterdiği için, 1964-1965 eğitim ve öğretim yılında henüz 20 yaşındayken Vrapçişte köyünde öğretmenliğe başladım. Branş öğretmeni bulunmadığı için bana Fransızca ve Fizik dersleri verildi. Oysa ben İngilizce üzerine yoğunlaşıyordum, ama ihtiyaç neyse onu üstlendim. Kısaca, “Her köy bir okuldu, her çocuk bir gelecek…”  diyebilerim.

YB:  Genç yaşta öğretmenliğe başlamak büyük bir sorumluluk. Peki, mesleki yolculuğunuz nasıl şekillendi?

Şayip Ali: Vrapçişte’de bir yıl görev yaptıktan sonra eğitimime devam etmek üzere Üsküp’teki Pedagoji Akademisi’ne girdim ve yüksek öğretmenlik eğitimimi tamamladım. Ardından, yeniden memleketime dönerek 1967-1968 eğitim-öğretim yılında Yukarı Banisa köyünde öğretmenliğe başladım. Burada 13 yıl boyunca sınıf öğretmenliği yaptım, fakat öğretmen yetersizliğinin olduğu alanlarda da çeşitli dersler verdim. Daha sonra, 1972-1973 eğitim-öğretim yılında doğduğum köy olan Aşağı Banisa’ya tayin edildim. O dönem okulun adı Petre Yovanovski İlkokulu idi; daha sonra bu okulun adı Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu olarak değişti. Bu okulda tam 28 yıl boyunca Türkçe sınıf öğretmenliği yaptım. Toplamda 41 yılı aşkın süreyle, Türkçe eğitimin ayakta kalması için çalıştım. “Ana dilde eğitim, bir halkın kimliğini diri tutan kandildir.” 

YB: Peki, öğretmenlik sizin için sadece bir meslek mi, yoksa daha derin bir anlam mı taşıyor?

Şayip Ali: Ben öğretmenliği hiçbir zaman yalnızca bir meslek olarak görmedim; bu, bir kültür nöbeti ve kimlik mücadelesiydi. Çünkü inanıyorum ki bir toplumun ruhu, varlığı ve geleceği ana diliyle kurulur; ana dilin olmadığı yerde kimlik silinir. Bu nedenle, Türkçe eğitimin sürekliliği için tüm zorluklara rağmen yılmadım. Öğrencilerime her zaman, “İlim Çin’de de olsa gidin alın.” sözünü hatırlattım ve “İkra bismi rabbike – Oku” ayetini rehber edinmelerini öğütledim. Çünkü okumak, yalnızca bilgi edinmek değil, aynı zamanda kişiliği inşa etmektir. Tıpkı eğitim gibi sporun da bireyi geliştiren bir yönü olduğuna inanıyorum; “Saha bir okuldur, spor bir terbiyedir.”

YB: Sporcu kimliğiniz de öne çıkıyor. Bu yönünüzden de bahseder misiniz?

Şayip Ali: Spor, genç yaşlardan itibaren hayatımın önemli bir parçası oldu. Öğretmen okulunda okurken, Üsküp merkezli Vardar futbol takımının gençler takımında antrenmanlara katıldım. Daha sonra görev yaptığım yerlerde Vrapçişte’nin Murgovec takımında futbol oynadım. 1966-67 yıllarında Yukarı Banisa Mermeri Futbol Takımı’nı kurduk. Bu takımın hem kurucusu hem de ilk antrenörü oldum. 1976 yılında Aşağı Banisa köyü muhtarlığına seçildikten sonra, bu köyde de gençlerin sportif gelişimi için çaba gösterdim. 1978 yılında Aşağı Banisa’da İzvori (Kaynaklar) Futbol Takımı’nı kurduk. Bu süreçte Fahrettin Hasipoğlu ve Gülcaid Emin arkadaşlarımızın desteği büyük oldu. Bu takımlar sadece futbol kulübü değil, Türk gençlerinin birliğini sağlayan sosyal birer merkez haline gelmişti. Gostivar ve çevresinde, Türk gençlerinin buluşma noktası bu takımlardı. İki komşu köy olan Yukarı ve Aşağı Banisa takımları arasında her zaman tatlı bir rekabet, ama her şeyden önce bir kardeşlik ruhu vardı. Kısaca: “Köyüne hizmet etmek, toprağa sadakat borcudur.”

YB: Eğitimciliğinizin yanı sıra köyünüzde yöneticilik yaptınız. Bu süreç nasıldı?

Şayip Ali: 1976 yılında, 32 yaşındayken Aşağı Banisa köyüne muhtar olarak seçildim. Bu görevde olduğum süre boyunca köyümüzün altyapısını geliştirmek için önemli adımlar attım. İki yeni elektrik trafosu kurduk, Yukarı Banisa-Gostivar arasındaki ana yol asfaltlandı, köy içindeki yollar düzenlendi ve su şebekelerini yeniledik. Bu projeler, köylülerin maddi katkısıyla gerçekleştirildi; birlikte çalışarak köyümüzü kalkındırdık. 1967 yılında Bosna-Hersek’in Bileça şehrinde yedek subay eğitimi aldım ve ardından Sırbistan’ın Niş şehrinde paraşütçü olarak görev yaptım. Belediye subay olarak kalmamı istese de, ben öğretmenliği seçtim. “Bir Türk subayı da olsun” diyenlere şükran duydum ama ben kalemi, kürsüyü seçtim.


YB: Genç öğretmenlere ve eğitmen adaylarına son olarak ne söylemek istersiniz?

Öğretmenlik, bir ömürlük iz bırakma mesleğidir. Gençlere tavsiyem: Çocuklara sadece bilgi değil, hayat ruhu verin. Onlara umut olun. Bir gün bir öğrenci “Bu öğretmen beni yetiştirdi” dediğinde, işte o zaman tüm emeğiniz anlam kazanır.

Bugün geriye dönüp baktığında, Şayip Ali’nin en büyük gururu yalnızca sınıflarda öğrettiği bilgiler değil; ailesine, çocuklarına ve torunlarına aktarabildiği değerlerdir. Yıllarca süren öğretmenlik kariyerinin yanı sıra, iki erkek evladı ile kurduğu köklü aile ağacının gölgesinde, torunlarının başarılarıyla ışıldayan bir hayat sürmektedir. Torunlarından Fatih Ali, Türkiye Cumhuriyeti devlet bursu ile Ankara’da eğitimini tamamlayıp, Uluslararası Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY’da Türk Dünyası’na hizmet etme onurunu taşımıştır. Diğer torunu Erkan Ali ise, Trakya Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni başarıyla bitirip, Gostivar’a dönerek halkına diş hekimi olarak hizmet etmeye başlamıştır. Kız torunu Elvan Ali, Uluslararası Vizyon Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik lisans eğitimini tamamlayarak, iki evlat annesi olmanın gururunu yaşamaktadır. Şayip Ali, onları yalnızca başarılarıyla değil, taşıdıkları ahlak, sorumluluk ve insanlık değerleriyle de gururla anmaktadır. “Bir öğretmenin en büyük eseri sadece okuttuğu nesiller değil, büyüttüğü bir ailedir,” diyerek, yıllarca emek verdiği değerlerin torunlarında yankı bulmasından duyduğu memnuniyeti dile getirmektedir. “Torunlarımda, yıllarca emek verdiğim değerlerin yankısını görüyorum. Bu, bir insanın ardında bırakabileceği en kıymetli mirastır,” diyen Şayip Ali, ardında sadece eğitim değil, bir yaşam mirası bırakmanın huzurunu yaşamaktadır.

Gazetemiz, derin ve etkileyici hikayelerin peşinden gitmeye devam ediyor. Ülkemiz ve bölgemizde büyük fedakarlıklar yapmış bireylerin hayatlarını yazmaya ve onların değerli miraslarını geleceğe taşımaya kararlılıkla devam ediyoruz.

Fehmi Skender