İslam Birliği Başkanı Şakir Efendi Fetahu 
 

Dünyanın pek çok zorluk ve çatışmayla karşı karşıya olduğu bu modern çağda, en büyük değerlerimizden biri olan hayatı hatırlamak ve saygı göstermek fazlasıyla gereklidir.

Maalesef toplumumuzu sarsan korkunç olaylara şahit oluyoruz. Cinayetler, öznel acının sınırlarını aşan, toplumsal ve toplumsal yapının her alanına çeşitli yollarla dokunan, çoğu zaman yıllarca hissedilebilecek sonuçlar bırakan, sürekli bir üzüntü ve acı duygusu yaratan büyük trajedilerdir.

Hayat kutsal bir armağandır ve her türlü şiddet ve cinayet, hayata karşı sorumsuz ve acımasız bir saygısızlığı temsil eder. Yapılması gereken, her bireyin güvenli ve emniyetli bir şekilde yaşayabileceği adil, eşitlikçi ve barışçıl bir toplum meydana getirmek için ortak çaba sarf etmektir.

Hayat kaybının en uç biçimleri olarak şiddet ve cinayet, asla kabul edilemez ve tüm toplum açısından yıkıcı bir olaydır. Bu iki mefhum, sadece mağdurlara ve ailelerine büyük acılar yaşatmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun dengesini bozmakta, barışı ve birlik ve beraberliği zayıflatmaktadır.

Kuran'da cinayet kesinlikle yasaklanmış ve büyük günahlardan sayılmıştır. Bu konuyu dile getiren önemli ayetlerden biri Maide Suresi 33. ayetidir: "Kim haksız yere bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur."

Kur'an-ı Kerim'deki bu ayet, insan hayatının önemini vurgulamakta ve sadece haklı ceza (örneğin ağır suçlara verilen cezalar) dışında her türlü öldürmenin yasak olduğunu ve bunun ağır sonuçları olacağını belirtmektedir.

Her şiddet eylemi, hayata saygılı ve hayatı koruyan bir toplum inşa etme yolunda geriye doğru atılan bir adım anlamına gelir. Hayatı değerli ve kutsal bir hazine olarak görmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü hayat, birbirimize bağlanmamızı, hayatlarımızı inşa etmemizi ve toplumun gelişimine katkıda bulunmamızı sağlayan en önemli mefhumdur.

Hayata saygı, aslında toplumumuzun eşitlik, adalet, birbirimize sevgi gibi diğer değerlerinin de aynasıdır. Her birey önemlidir. Nefret, kin, iletişim ve anlayış eksikliği nedeniyle hiçbir can kaybı yaşanmamalıdır. Hayatın kırılgan ve belirsiz olduğunu anladığımızda, ona hak ettiği önemi ve özeni göstermek görevimizdir. Yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmek, yanlış anlaşılmaları barışçıl yollarla çözmek ve herkes için daha parlak bir gelecek inşa etmek için çalışmamız gerekir.

Eğitime, barışın teşvikine ve barışçıl çatışma çözümü fırsatlarının sağlanmasına yönelik atılan her adım, şiddeti azaltmaya ve trajedileri önlemeye yardımcı olabilir. İnsanlar arasındaki karşılıklı saygı, sağlıklı bir toplumun temellerinden biridir. Gerçek barış, birlik ve biraberliği ancak karşılıklı saygı ve farklı görüş ve deneyimlerin takdir edilmesiyle sağlayabiliriz. Karşılıklı saygı, çabuk yargılamamayı, karşıdakini dikkatle dinlemeyi ve başkalarının durumunu anlamaya açık olmayı gerektirir. Bu, uyumlu ve güvenli bir hayatı inşa etmemizi sağlar.

Sonuç olarak, hayatın toplumun en büyük zenginliği olduğunu fark etmemiz gerekir. Şiddet, cinayet ve karşılıklı saygısızlık, toplumumuzun ahlaki ve toplumsal sağlığına tehdit oluşturmaktadır. Dolayısıyla kendimizi hayatı korumaya, ona hak ettiği değeri vermeye ve her bireyin diğer insanlarla barış, sevgi ve uyum içinde yaşayabileceği bir toplum inşa etmeye adamalıyız. Ancak bu şekilde gelecek nesiller için daha adil ve güzel bir dünya meydana getirebiliriz.

Bu nedenle İslam Dini Birliği olarak, toplumdaki bütün paydaşlara, özellikle Müslüman ahaliye, bu soruna olumlu etki edilebilecek her yerde, özellikle de konuşmalarında, irtibatlarında, iletişimlerinde, her yerde ve her mekanda dikkat etmeleri çağrısında bulunmaktadır.

Çok yardımcı olabiliriz. Sadece dikkatli olmamız ve iyi niyetli olmamız gerekir.

Advert