Elif, hayalini kurduğu üniversite eğitimini almak için Türkiye'nin en güzel şehirlerinden biri olan İzmir'e gider. İzmir’in tarihi ve kültürel dokusundan etkilenerek, burada hayatı yepyeni bir boyut kazanır. Mimarlık bölümüyle ilgili eğitimine başlar; şehirdeki özgün yapıları, modern mimariyi ve geçmişin izlerini bir arada inceleyerek kendisini mesleki anlamda geliştirir. Üniversite yıllarında katıldığı projeler, aldığı staj fırsatları ve edindiği deneyimler, Elif’nin kariyer yolculuğunda dönüm noktaları olur. Mesleğine duyduğu tutku sayesinde hayallerine bir adım daha yaklaşırken, İzmir’de geçirdiği bu dönem onun mesleki ve kişisel olgunluğunun temelini oluşturur.
YB: Elif kim? Kendisini tanıyalım..
ELİF: Selamlar ben Elif Daut Öztürk, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum ve 2013 ten beri okumaya gittiğim İzmirde hayatıma devam ediyorum.
Mimarlık benim her zaman ilgimi çeken ve tutkuyla bağlı olduğum bir alandı. Çünkü mimarlık, sınırların dışına çıkmayı, farklı düşünmeyi, insanı, hayatı, sanatı ve felsefeyi anlamayı gerektiriyor. Bu, benim yaşam tarzımla birebir örtüşüyordu. Mimarlık; sürekli öğrenmek, kendini geliştirmek ve farklı bakış açıları kazanmak anlamına geliyordu. Bu nedenle, hayatım boyunca en çok istediğim şeylerden biri mimar olmaktı.
YB: Mimarlığa olan ilginiz nasıl başladı ve bu alan sizin için neden bu kadar önemliydi?
ELİF: Mimarlık benim her zaman ilgimi çeken ve tutkuyla bağlı olduğum bir alandı. Çünkü mimarlık, sınırların dışına çıkmayı, farklı düşünmeyi, insanı, hayatı, sanatı ve felsefeyi anlamayı gerektiriyor. Bu, benim yaşam tarzımla birebir örtüşüyordu. Mimarlık; sürekli öğrenmek, kendini geliştirmek ve farklı bakış açıları kazanmak anlamına geliyordu. Bu nedenle, hayatım boyunca en çok istediğim şeylerden biri mimar olmaktı.
YB: Eğitim hayatınız ve mimarlık eğitimi süreciniz size nasıl bir yol çizdi?
ELİF: 2013 yılında Üsküp’ten Türkiye’ye, İzmir’e okumaya geldim. İzmir benim için yalnızca bir eğitim durağı değil, aynı zamanda kendimi keşfetmemi sağlayan bir şehir oldu. Öğrencilik yıllarımda yarı zamanlı olarak bir dil kursunda İngilizce öğretmenliği yapmaya başladım. Mezun olduktan sonra aynı kurumda eğitim koordinatörlüğü yaptım. Bu süreç, hem insanlara bir şeyler öğretmekten duyduğum keyfi artırdı hem de organizasyon ve yöneticilik alanındaki becerilerimi geliştirmeme fırsat sağladı.
YB: Eğitimci bir aileden geliyor olmak kariyerinizi nasıl etkiledi?
ELİF: Üç kuşaktır eğitimci bir aileden geliyorum. Bu da doğal olarak eğitim alanında çalışmayı ve insanlara bir şeyler öğretmeyi benim için çok keyifli bir hale getirdi. Annem devlet okulunda Türk sınıflarında öğretmen, kız kardeşlerim müzisyen ve babam Türk çarşısında kuyumculuk yapıyor. Ailemin her bireyi, bana disiplin, sorumluluk ve sevgiyle çalışmayı öğretti. Ancak organizasyon ve yönetim becerilerime olan ilgim nedeniyle eğitim koordinatörlüğü bana çok şey kattı ve bu alandan cok zevk aldım. Sürekli farklı sektörlerde kendimde olan bir yeteneği keşfedip geliştirmeye çalışıyorum. Bu araştırmacı ruhum eğitimci bir aileden gelmiş olmamda büyük bir etkisi var. En son işim bir çelik firmasında dış ticaretle uzmanlığı.
YB: Ailenizin Makedonya’daki kökenleri sizi nasıl etkiledi?
ELİF: Ailem, zamanında Makedonya’ya göç eden Türkler arasında yer almış ve orada Türk kimliğini yaşatmaya çalışmışlar. Annem, babam ve kardeşlerim hâlâ bu kültürü gururla temsil ediyorlar ve Türklüğü yaşatmak için mücadele veriyorlar. Ben de Türkiye’ye dönüş yaparak burada kendi mücadelemi vermeye başladım. Türk vatandaşlığı ve çalışma izni gibi konularda zorluklar yaşamış olsam da, bu süreç beni daha güçlü, bağımsız ve ayakları üzerinde durabilen bir kadın yaptı. Özellikle, Türkiye’de kazandığım bu vasıfları ana vatanımda geliştirmek benim için ayrı bir gurur kaynağı oldu.
YB: İzmir’de yaşamayı tercih etmenizin özel bir sebebi var mı?
ELİF: Mezun olduktan sonra İzmir’de yaşamayı seçmemin en büyük nedeni, şehrin karakterimin yapısına çok uygun olması. İzmir, çok renkli bir şehir. Tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu kültürlerin mirası her köşede hissediliyor. Bazen bir yapıda, bazen bir sokakta, bazen bir yemekte ya da bir müzikte bu izlere rastlayabiliyorsunuz. İzmir, sanatı seven, kendini geliştirmek isteyen insanlara çok şey katıyor. İnsanlarının Rumeli Türkleri’ne benzerliği de bana ayrı bir sıcaklık hissettirdi.
YB: Türkiye’deki hayat mücadeleniz size neler öğretti?
ELİF: Türkiye’de yaşamak bana her zaman güçlü ve bağımsız bir kadın olmayı öğretti. Çeşitli zorluklarla karşılaştım; vatandaşlık ve çalışma izni gibi konular hayatımı etkiledi. Ancak tüm bu süreçlerden çok önemli dersler çıkardım. Hayatta her zaman disiplinli ve organize biriyim, ama zamanla hayatın planlara göre ilerlemediğini öğrendim. Hayatın bana çizdiği yolda ilerlerken her anımdan keyif almaya ve kendimi geliştirmeye çalıştım. Tüm bu mücadeleler beni şu anki karakterime dönüştürdü.
YB: Hayata ve gençlere dair en önemli tavsiyeniz nedir?
ELİF: Hayat, her zaman düz bir yol değil; bazen tökezliyorsunuz, bazen hızla basamakları çıkıyorsunuz, bazen de düşüyorsunuz. Ama önemli olan, her durumdan ders çıkarmak ve o anın tadını çıkarmaya çalışmak. Gençlere nacizane tavsiyem, hayatın size çizdiği her yolda elinizden gelenin en iyisini yapmanız ve hayattan maksimum keyif almanız. Kendinizi sürekli geliştirin ve öğrendiğiniz her şeyin kıymetini bilin. Hatalar bile, sizi siz yapan en önemli derslerdir.
YB: Şu anki hayatınızı nasıl tanımlarsınız ve gelecek için hedefleriniz neler?
ELİF: Şu an İzmir’de eşimle ve çok değerli dostlarımla keyifli bir hayat sürdürüyorum. Araştırmalarım, çalışmalarım ve sanata olan aşkım hiçbir zaman bitmiyor. Gezip görmeyi, farklı kültürleri keşfetmeyi çok seviyorum. Hayatımı, renkli bir yolculuk olarak görüyorum ve her gün yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum. İleride de bu tutkularımı sürdürerek kendimi geliştirmeye devam etmeyi hedefliyorum..
Elif, kariyerinde önemli adımlar atarken, aynı zamanda ailesiyle, arkadaşlarıyla, sevdikleriyle kurduğu güçlü bağlar sayesinde hayatına anlam katar. Bir yandan kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenirken, diğer yandan içsel huzuru ve gerçek anlamda mutluluğu bulur. Onun hikayesi, sadece bir bireyin başarıya ulaşmasıyla ilgili değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin, sevdiklerinin ve kişisel hayallerin birleşiminden doğan bir bütünlükle şekillenen bir yaşamı simgeler. Elif, bir yandan geleceğine dair umutlarını pekiştirirken, diğer yandan sevdikleriyle kurduğu güvenli bir dünyada kalbinin mutluluğunu bulur. Yeni Balkan gazetesi başarı hikayelerin peşinde olmaya devam etmektedir..
Fehmi Skender