“En ak kale: Çanakkale!” diyorum…

Yüreğimin en derin yerinden gelerek, canıgönülden inanarak diyorum…

Çünkü biliyorum…

“Ak” kelimesi “temiz” olanın, “dürüst” olanın, “güzel” olanın, “namuslu” olanın, “vicdanlı” olanın, “merhametli” olanın, “atûfetli” olanın, “şerefli” olanın, “cesaretli” olanın, “Töreli” olanın remzidir, işaretidir…

Ve dahası…

“Kefenin” remzidir “ak” kelimesi… “Kefeni bu kara dünyada tek ak hakikat bilenlerin” remzidir…

Ve bu temizliğe, dürüstlüğe, “güzelliğe” talip olanlar;  o vicdanın, o merhametin, o atûfetin, o şerefin, o cesaretin “rüyasını görerek” büyürler, günde beş vakit ezanlarla yıkanan sokaklarda…

Üsküp’ün, Gostivar’ın, Kalkandelen’in, Köprülü’nün, Radoviş’in, Manastır’ın, Kumanova’nın, Pirlepe’nin, Kırçova’nın… sokaklarında…

Koliçan’ın, Banisa’nın, Oruç’un (Urviç), Kutsa’nın, Budaklar’ın, Konçe’nin, Alikoç’un, Kocalı’nın, Raptiştah’ın, Breştanik’in, Novak’ın, Dedeli’nin, Çalıklı’nın, Yüksek Mahalle’nin… sokaklaında…

Bütün iyi kavramların; “merhamet”in, “şefkat”in ve en mühimi de “vefa”nın rüyasını görerek büyüdüler…

O Balkan şehirleri, o Balkan köyleri… 700 yıl evvel Anadolu’nun tertemiz yürekli yiğit analarının, tertemiz vatan toprağıyla -“bebe toprağı”yla- “höllük eleyip aynalı beşikte bebek beleyerek” yetiştirdiği yiğitlerce fethedilmişti…

Öyle bir fetih ki “ak” olan her şey ile; iyilikle, merhametle, güzellikle, şefkat ile mayalanmış bir fetih…

İşte bu fetih ile toprak (balkanlar) “mübarek vatan” oldu, insan ise “evlad-ı fatihan”…

Büyümekle kalmadı bu “evlad-ı fatihan”! Kelimenin tam manasıyla “yürüdüler” 800 kilometre “öte”ye… Büyüdükleri Balkan köylerinin, şehirlerinin o “ak” kalpli yiğit analarının bütün temiz ve asaletli değerlerini de taşıdılar Çanakkale’ye…

Öyle bir taşıma ki… Düşman bile o temizliği, o yiğitliği, o “ak”lığı konuştu…

İşte bu “ak” olan değerler -cesaret, merhamet, şecaat…-, İlhami Emin’in de meşhur romanına verdiği o isimle ifade edecek olur isek, adeta bir “yürüyen duvar” gibi önce Anadolu’dan Balkanlara, daha sonra da Çanakkale Savaşı’nda Balkanlardan Anadolu’ya taşındı…

Tarihin gördüğü o en büyük vefa misali ile taşındı ve “Çanakkale geçilmez!” dedirtti…

İşte bunun için canıgönülden diyoruz ki:

“En ak kale: Çanakkale!”

                                                                                 Ertuğrul KARAKUŞ