Sevinç ve Tomurcuk yaprak dökme mevsimindeydiler, Birlik dağılmıştı. Ayrı ayrı yerlerde yalın başlarına çıkmaya çabalayan kardelenler, bahçe olan çocukları Balkan gibi arkalarında yükselip onlara ilkbahar ümidi aşıladı “Balkan”. Balkan sözcüğünün sözlük anlamına bakacak olursak “sarp ve ormanlık sıradağ” anlamını taşır. Bu ad kuşkusuz bu geçen yirmi yılda hak edilmiş olarak taşındı. Sıradağlar gençtirler, birçok dağın birleşmesiyle olagelen bu balkan içinde uzunlamasına yayılan suladığı bereketli vadilerle doludurlar. İşte, bu vadilerde nice çocuklar ilim buldu, nice yetişkin refaha kavuştu. Bu vadilerden kardelenler yeşerdi, bahçeler filizlendi, tomurcuk oldu, meyve verdi. Bu vadilerden nice nehirler akar, Tuna’dan Vardar’a; ki Balkan Türklerine can suyu olur.
Biz Balkan’la büyüdük. Hüzünlü haberleri de, neşeli haberleri de ondan öğrendik. Balkan her zaman çalınacak kapı değil, her vakit misafir olabileceğimiz bir konak olarak bildik. Çocukluk yazılarımızın, hikayelerimizin, şiirlerimizin mahseni oldu Balkan. O değerli hazine odasının iki yılmaz bekçisu Mürteza ve Hacer Sulooca'ya candan teşekkür ederiz. İşte, bu duygu ve düşüncelerle, 10 yaşımdan beri şahsıma nacizane her zaman yer veren Balkan’a minettarlığımı bildirir, daha nice jübilelere ve başarılara ulaşması dileğiyle 20. yılını en içten duygularla tebrik ederim.