Eğitim, bireylerin ve toplumların geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Ancak, bazı dönemlerde ve bölgelerde eğitime verilen önem değişiklik gösterebilir. Aşağı Banisa köyü de bu değişimi yaşamış, zamanla eğitimin gücünü kavrayarak büyük bir dönüşüm geçirmiştir. Geleneksel olarak tarımla geçinen köy halkı, uzun yıllar eğitim yerine toprağa bağlı bir yaşamı tercih etmiş olsa da, değişen koşullar ve Türkiye’deki üniversitelerin sunduğu fırsatlar sayesinde yeni bir nesil akademik başarıya yönelmiştir. İşte bu değişim süreci, sadece bireysel başarı hikâyeleriyle değil, bir toplumun ortak çabasıyla yazılan bir başarı öyküsüdür.
YB: Bedri Nuredin kimdir.. Kendisini tanıyalım?
Bedri Nuredin: Ben Bedri Nuredin, 28 Mart 1951 yılında Banisa köyünde dünyaya geldim. Çiftçi bir ailenin ilk çocuğuyum. Millileştirme döneminde devlet topraklarımızın çoğunu aldı ve bugün Gostivar Ekonomi Okulu'nun bulunduğu yer, bir zamanlar bize aitti. Annem babama kıyasla çok daha aydın bir insandı. Rahmetli annem, Kur'an-ı Kerim'i neredeyse ezbere bilirdi. Rahmetli babam ise işine çok dikkat eden ve çalışkan bir insandı. Dört kardeşin en büyüğü olmama rağmen, ikinci kardeşim hem hafız hem de doktordur. Üçüncü kardeşim diş doktoru, kız kardeşim ise ev hanımıdır. Yani okumamızda hiçbir sıkıntı olmadı, babamız her zaman bize destek verdi.
YB: Bedri Nuredin, eğitim hayatınız nasıl başladı?
Bedri Nuredin: İlkokulun dört yılını A. Banisa köyünde okudum. Öğretmenim, Türkiye'ye göç eden rahmetli Naci Cako'ydu. Sekiz yıllık okul eğitimimi ise Gostivar'daki "Petre Yovanoski" okulunda tamamladım. 1966-1970 yılları arasında Gostivar "Pançe Poposki" Lisesi'nden, ikinci nesil Türkçe okuyan mezunlardan biri olarak ayrıldım. Ancak o dönem kadro sıkıntısı vardı ve Türkçe ders sayısı oldukça azdı. Yine de bize ders veren kıymetli öğretmenlerimiz olmuştu. Fransızca ve Latince derslerini okutmuş olan hocalarımız Şükrü Körbayram, Emine Adem, rahmetli Ömer Ömer, rahmetli Abülrecep Hüsran, rahmetli İsmailhakkı İsmail, rahmetli Kemalettin, Cemal Snopçe ve Sadrilazım Adem’in adlarını anmadan geçemem. lise hayatımız boyunca bizlere Türkçe ders vermiş oldular.
YB: Üniversite yılları ve öğretmenlik kariyeriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bedri Nuredin neden hukuk okumadı?
Bedri Nuredin: Hukuk okumak istedim ancak ezber yapmanın çok gerekli olduğu söylendiği için bu fikrimden vazgeçtim. Açıkçası, beni yönlendirecek kimse yoktu, ne evde ne de çevremde. 1970-1972 yıllarında Üsküp'teki “Pedagoji Akademisi"nde Türk Dili - Türkçe branş öğretmeni olarak eğitimimi tamamladım. 1972 yılında "Petre Yovanoski" İlkokulu’nda Türkçe ders öğretmeni olarak meslek hayatıma başlamış oldum. 1973 yılında askerlik görevimi Belgrad'da "Titova Garda" (Tito Müdafaası) birliğinde yapmıştım.
Bedri Nuredin, öğretmen olarak hangi okullarda görev yapmıştı?
1982 yılında Üsküp Kiril ve Metodiy Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldum. Aynı yıl Gostivar'daki "Pance Poposki" Lisesi ve "Zlate Malakoski" Endüstri Okulu'nda Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışmaya başladım. 1994 yılına kadar bu görevime devam ettim. Bunun yanı sıra, 1989-1998 yılları arasında Kalkandelen Sağlık Lisesi "Nikola Şteyn" okulunda Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdim. 1994-1998 yılları arasında ise bu okulda müdür yardımcılığı görevinde de bulundum.
YB: Meslek Hayatı ve Zorluklarınız kısaca nelerdi?
Bedri Nuredin: O dönemde öğretmenlik yapmanın en büyük zorlukları nelerdi?
Eğitim hayatımız oldukça meşakkatliydi. Türkçe ders veren öğretmen arkadaşlarımızla en büyük sıkıntımız kitap eksikliğiydi. Kalkandelen’e gidiş gelişlerimiz de oldukça zahmetliydi. Sadece benim değil, oraya yolculuk yapan tüm öğretmen arkadaşların büyük sıkıntılar yaşadığı bir gerçekti. Unutamadığım bir anımı anlatayım: Kıştı, akşam son dersten çıkmıştık. Üsküp’ten gelen otobüs, Kalkandelen’e girmezdi. Tek lokal otobüsle 194 kişi Gostivar’a yolculuk ettik. Makedon, Arnavut ve Türk çocuklarıyla birlikte güç bela Gostivar’a vardık.
YB: Bedri hoca, öğretmenlikten sonra hangi görevlerde bulunmuştu?
Bedri Nuredin: Öğretmenlik mesleği dışarıdan kolay görünse de oldukça zorludur. Büyük bir istek, sabır ve çalışma azmi gerektirir. 1998-2006 yılları arasında "Eğitimi İlerletmek Bürosu"nda eğitim danışmanı olarak görev yaptım. 2006-2018 yılları arasında ise Makedonya Milli Eğitim Bakanlığı’nda Devlet Eğitim Müfettişi olarak çalıştım. 2018 yılında emekliye ayrıldım. Bugün üç kız babası ve yedi torun dedesiyim..
YB: Köy halkı eğitime önem veriyor muydu?
Bedri Nuredin: Köyümüzün insanı eğitime pek önem vermedi diye düşünüyorum. Bahçıvanlık yaparak geçimini sağlayan köy ahalisi, kazandıklarıyla yetiniyor ve mevcut durumlarından memnun kalıyordu. Ancak zamanla topraklar azaldıkça şartlar değişti. 2020 yılında yazdığım "Aşağı Banisa" monografisinde, köyümüzün gençlerinin eğitime daha fazla önem verdiğini ve fakülte mezunu sayısının 100'ü geçtiğini belirttim. Günümüzde bu sayı kesinlikle daha da artmıştır.
YB: Bu eğitim artışında anavatanımız Türkiye’nin katkısı oldu mu?
Bedri Nuredin: Evet, bu gelişimde Türkiye Cumhuriyeti'nin de büyük payı var. Trakya Üniversitesi ve diğer Türkiye üniversiteleri gençlerimize kucak açtı. Birçok gencimiz Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden mezun oldu. Bu destek, köyümüzden yetişen akademisyen ve eğitimli bireylerin sayısını önemli ölçüde artırdı.
YB: Sayın hocam, kitap yazma süreci ve kitaplarınızı açıklar mısınız?
Bedri Nuredin: Kitaplarıma gelince, *Aşağı Banisa* adlı monografi kitabımın taslağını aslında 2011 yılında hazırlamıştım. Ancak o dönemde fakülte mezunlarının sayısı yeterli görülmediğinden yayımlamaya karar vermedim. 2020 yılında köyümüzün dernek üyeleriyle yaptığımız incelemeler sonucunda mezun sayısının 100’ü geçtiğini tespit ettik ve kitabı yayımlamaya karar verdim. 30 Ekim 2020’de kitabın tanıtımı, Eğitim İlerletme Bürosu Müdürü Zekirya Hasip tarafından gerçekleştirildi. Monografi niteliğindeki bu eserle amacım, köyümüz hakkında bilgi vermek ve gelecek nesilleri araştırmaya teşvik etmekti. Umarım gençlerimiz araştırmalar yaparak yeni bilgiler elde eder ve benim başardığımı onlar da başarırlar.
1951 yılında Gostivar ve çevresinde açılan Türkçe eğitim kurumlarıyla ilgili bildiklerimizi hatırlatmak amacıyla ikinci kitabımı yazmaya karar verdim. Ne yazık ki ilk öğretmenlerden bugün yalnızca Cemal Snopçe hayatta. Kendilerine uzun ömürler diliyorum. Kendisi, benim de lisede Türk Dili ve Edebiyatı hocamdı. Ondan bazı bilgiler almak için evine gittim ve danıştım. Tam 16 ay boyunca malzeme topladım. Rahmetli öğretmenlerin çocuklarından, torunlarından ve öğrencilerinden bilgi ve fotoğraflar derlemeye çalıştım. Yazma süreci üç buçuk ay sürdü. Kitap sürecinde Prof. Dr. Abdülmecit Nuredin, Zekirya Hasip ve Nuri Mazlam ile sık sık görüşerek çalışmaları tamamladım. Eserim, 2023 yılında Yeni Balkan Yayınevi tarafından basıldı ve 1951’den Bugüne Kadar: Gostivar’da 100 Türk Öğretmenin Hikâyesi adını aldı. Kitabın tanıtımı, Prof. Dr. Fadil Hoca tarafından “Mustafa Kemal Atatürk” İlkokulu’nda, geniş bir katılımcı topluluğunun huzurunda yapıldı. Rahmetli öğretmenler hakkında bilgi sağlayan, yazım sürecine katkı sunan ve bu eserin ortaya çıkmasına destek olan herkese gönülden teşekkür ederim.
YB: Eğitim alanındaki diğer katkılarınız neler oldu?
Bedri Nuredin: Türkçe derslerine ait müfredatların hazırlanmasında, dersle ilgili seminerlerin gerçekleştirilmesinde, projelerin hazırlanması ve tanıtılmasında aktif rol aldım. Devlet Eğitim Müfettişi olarak, Makedonya Cumhuriyeti'nin birçok kasabasındaki okullarda denetim yaptım. Devlet Eğitim Merkezi'nde aktif bir üye olarak, lise ve dengi okullar için hazırlanan Türk Dili ve Edebiyatı ders sorularının büyük bir kısmını ilk iki yıl boyunca ben hazırlamıştım.
Bugün geriye dönüp bakıldığında, Aşağı Banisa’nın eğitim yolculuğu, kararlılık ve gelişimin bir simgesi olarak karşımıza çıkıyor. Köyden yetişen gençlerin üniversite sıralarında edindiği bilgi ve birikim, yalnızca bireysel kazanımlarla sınırlı kalmamış, topluma da büyük katkılar sağlamıştır. Eğitimin, toplumları nasıl dönüştürebileceğinin en güzel örneklerinden biri olan bu süreç, gelecek nesillere ilham vermeye devam edecek. Unutulmamalıdır ki, bilgiye ve öğrenmeye yapılan yatırım, sadece bugünü değil, yarını da aydınlatan en güçlü ışık kaynağıdır.
Gazetemiz, eğitimde tecrübeli hocalarımızın ve farklı alanlardaki başarılı hayat hikâyelerinin peşinde olmaya devam ediyor.
Fehmi Skender