Merkez Jupa Breştanik Köyünden, 28 yaşında öğretmenlik mesleğini icra eden, aynı zamanda başarılı bir arıcı olan Onur Züber ile bu iki farklı alanı nasıl bir araya getirdiğini ve arıcılık hakkında derinlemesine bilgi almak amacıyla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Arıcılıkla ilgili ilginç anılarını ve mesleğe olan tutkusunu paylaşan Züber, bal tadında geçen sohbetimizde önemli noktalara değindi. İşte Onur Züber’in arıcılıkla ilgili sorularımıza verdiği yanıtlar.

Arıcılığa olan ilginiz nasıl başladı ve bu alana yönelmenizdeki en büyük etken neydi?

Arıcılığa ilk olarak hobi amacıyla başladım. Daha sonra önceden arıcılık yapmış aile büyüklerim, bu işi ticarete dönüştürme yoluna beni yönlendirdiler. Arıcılık diğer mesleklere göre çok farklı bir meslektir. Arılardaki zeka, diğer hiçbir hayvanda bulunmamaktadır.

Arıcılık yaparken karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir ve bu zorlukların üstesinden nasıl geldiniz?

Arılarla çalışmak, onları anlamak çok farklı bir duygudur. Bu işi yaparken çok hassas ve dikkatli olunması gereklidir. Çünkü çok küçük bir hata hem arı kolonisini yok etmeye neden olabilir, hem de kendi sağlığıma çok büyük zararlar getirebilir. Arıcılık kıyafeti ve körük gibi malzemeler olmadan arıların yanına yaklaşmayı pek tavsiye etmem.

Arıcılığın size kazandırdığı beceri veya deneyimlerin öğretmenlik mesleğinize nasıl bir katkısı oldu?

Arıların çalışma sistemi, becerileri ve zekaları günümüzde bile halen insanları hayrete düşürmektedir. Arılar disiplinli bir şekilde kraliçe arının emirlerine uyar ve çalışırlar. Emrin dışına çıkan arıları ise bekçi arılar cezalandırır. Biz insanlar da arılardaki bu sistemi anlayıp, kendi hayatımıza aynı disiplini uygulamalıyız.

Arıcılığın sürdürülebilir tarım ve çevre açısından önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Arıcılık, dünyanın geleceği için çok önemlidir. Bitkilerdeki tozlaşmayı arılar gerçekleştirir. Yani arılarsız bir dünya düşünülemez. Arılardan ürettiğimiz bal, propolis, polen, arı sütü gibi besinler, insan için en faydalı besinlerdir. Ancak günümüzde bilinçsizce kullanılan tarımsal ilaçlar arılara çok büyük zarar vermektedir. Aynı şekilde arıcılar da doğal ilaçlar yerine kimyasal ilaçlar kullanarak arılara zarar vermektedirler.

Gelecekte arıcılık alanında kendinizi nasıl geliştirmeyi planlıyorsunuz ve bu alanda yeni nesillere ne gibi önerilerde bulunursunuz?

Arıcılık her zaman yapılan ve gelecekte de faaliyet gösterecek bir meslektir. Gençler, imkanları varsa hobi amacıyla bir ya da iki kovan arı alabilirler. Arıların doğasıyla iç içe olduklarında çok farklı bir hissiyat yaşayacaklardır.

RSöyleşimizi tamamladığımızda Onur Züber’in doğaya ve arılara duyduğu derin sevgi ve dikkatını bir kez daha fark etmiş olduk. Kendisi sadece öğretmenlik mesleğinde değil, arıcılıkta da fark yaratan biri. Söyleşinin sonunda şu anlamlı mesajı paylaştı: 

Arılar sadece bal üreten canlılar değil, doğanın sürdürülebilirliğinin temel taşlarıdır. Gelecek nesiller için hem tarımı hem de çevremizi koruyalım, arıların sessizce dünyamız için yaptıkları katkıları unutmayalım. Ayrıca, aracılık sektörüne vermiş olduğu değerden ötürü TİKA’y da teşekkürü bir borç bilirim. Gerçekleştirdiği katkılar, bölgesel kalkınmaya ve doğal ekosistemin korunmasına önemli bir ivme kazanmıştır. 

 

Fehmi SKENDER