Abdülgani Ali, 1948 yılında Gostivar’ın Aşağı Banisa köyünde doğmuş, hayatını matematiğe adamış önemli bir eğitimci ve çevirmen. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Gostivar Lisesi’nde matematik öğretmeni olarak göreve başlamıştır. Bir ara Kalkandelen’de Türkçe Tıp Lisesi açıldığında burada da matematik dersleri vermişti. Eğitimcilik kariyerinin yanı sıra Makedonya’daki ilkokul ve lise öğrencileri için Makedoncadan Türkçeye 200’ün üzerinde matematik eseri çevirmiştir. Emeklilik yıllarında bile çeviri çalışmalarını sürdürerek öğrencilere matematik problemlerini çözmede yardımcı olmaya devam etmektedir.
Matematiğe olan tutkusu ve eğitime adanmışlığıyla genç nesillere ilham veren Abdülgani Ali ile gerçekleştirdiğimiz bu röportajda, hayatının dönüm noktalarını ve öğretmenlik mesleği üzerine düşüncelerini konuştuk.
Matematiğe olan ilginiz nasıl başladı? Sizi bu alana yönlendiren neydi?
Abdülgani Ali: Küçük yaşlardan itibaren çevremdeki olayları anlamlandırmaya çalışırken matematikle güçlü bir bağ kurdum. Sayılar, şekiller ve düzen kavramı beni her zaman etkiledi. Sayıların dünyası, bana kesinlik ve mantık sunduğundan, bu alana olan ilgim giderek arttı. Önceleri sadece basit işlemleri çözmek hoşuma giderken, zamanla matematiğin soyut kavramlarını öğrenmek benim için büyük bir tutku haline geldi. Özellikle matematiğin yalnızca sayılarla sınırlı olmadığını, doğanın, evrenin işleyişinde temel bir rol oynadığını fark ettikçe bu alana daha fazla yöneldim. Ayrıca öğretmenlerimin desteği ve yönlendirmesi de matematiğe olan ilgimi pekiştirdi. Zorlukları aşmak, problemlerin çözüm yollarını keşfetmek bana büyük bir tatmin duygusu verdi. Bu yüzden ilerleyen yıllarda matematik öğretmeni olmaya karar verdim.
Üniversiteye kadar olan eğitim hayatınız nasıldı? Hangi zorluklarla karşılaştınız?
Abdülgani Ali: Benim zamanımda ortaokul ve lise vardı ancak eğitim olanakları günümüzle kıyaslanamayacak kadar sınırlıydı. Özellikle Türkçe eğitim materyalleri yok denecek kadar azdı. Bu durum, derslerde zorlanmamıza neden oluyordu. Matematik gibi soyut düşünce gerektiren bir alanı öğrenirken, kendi dilimizde kaynaklara sahip olmamak büyük bir dezavantajdı. Üniversiteye giderken en büyük zorluklardan biri maddi koşullardı. Ancak zorluklar beni asla yıldırmadı. Aksine, öğrenme isteğim ve matematiğe olan tutkum sayesinde tüm engelleri aşarak üniversite eğitimimi tamamladım.
Genç öğretmenlere en önemli tavsiyem, yaptıkları işin değerini anlamalarıdır. Öğretmenlik sadece bir meslek değildir, bir neslin yetişmesine doğrudan katkıda bulunma sorumluluğudur. Maddi beklentiler bir yana, öğretmenlik fedakârlık ve tutkuyla yapılması gereken bir iştir. Öğrencilere sadece ders anlatmak değil, onlara ilham vermek de öğretmenin görevidir. Bir öğrencinin başarısını görmek, onun ilerlemesine tanık olmak paha biçilemez bir duygudur. Bu yüzden genç öğretmenlerin sabırlı, özverili ve sürekli kendilerini geliştiren bireyler olmalarını tavsiye ediyorum.
Matematik öğretmeni olarak en unutulmaz anılarınızdan biri nedir?
Abdülgani Ali: Öğretmenlik yaptığım yıllarda birçok unutulmaz anım oldu, ancak beni en çok etkileyenlerden biri Gostivar Belediyesi Meclisi tarafından yılın öğretmeni olarak seçildiğimde aldığım takdirnameydi. Bu, sadece benim için değil, Türkçe eğitim gören öğrenciler için de önemli bir adımdı. Ayrıca matematik kitaplarını Türkçeye çevirdiğimde aldığım takdirnameler de benim için çok değerliydi. Özellikle Prosvetno Delo Basımevi ve MATÜSİTEB tarafından verilen takdirnameler, çalışmalarımın ne kadar önemli olduğunu gösteriyordu. Ancak en unutulmaz anım, torunumun okulunda bir ilkokul öğrencisinin sınıf arkadaşlarına “Benim dedem bu matematik kitabını yazmış!” diyerek övünmesi oldu. Bu, yıllar boyunca verdiğim emeğin en güzel karşılıklarından biriydi.
Matematik kitaplarını çevirmeye nasıl başladınız? Bu süreç sizin için nasıl geçti?
Abdülgani Ali : Matematik eğitiminde en büyük eksikliklerden biri, Türkçe kaynakların yeterli olmamasıydı. Özellikle Makedonya’daki Türk öğrenciler, Makedoncadan çevrilmemiş ders kitaplarıyla öğrenim görmek zorunda kalıyordu. Bu durum beni harekete geçirdi ve matematik kitaplarını Türkçeye çevirme çalışmalarına başladım. Başlangıçta bu süreç oldukça zorluydu. Matematik terminolojisini doğru bir şekilde aktarmak, yalnızca dilden dile bir çeviri yapmak değil, aynı zamanda kavramları en iyi şekilde ifade edebilmek anlamına geliyordu. Ancak zamanla bu konuda uzmanlaştım ve 200’ün üzerinde matematik eserin çevirisini tamamladım. Emekliliğimde bile bu çalışmalara devam ettim. Çünkü biliyorum ki doğru eğitim materyallerine ulaşmak, öğrencilerin başarısını doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biridir.
Emekli olmanıza rağmen hâlâ matematikle ilgileniyorsunuz. Sizi çalışmaya ve üretmeye motive eden şey nedir?
Abdülgani Ali: Öğrenme ve öğretme tutkusu, benim için hiçbir zaman bitmeyen bir yolculuk oldu. Matematik, sadece bir meslek değil, aynı zamanda hayat boyu süren bir keşif sürecidir. Bir problemi çözmek veya yeni bir konuyu anlamak bana hâlâ büyük bir heyecan veriyor. Ayrıca öğrendiklerimi başkalarıyla paylaşmak ve gençlerin bu alanda ilerlemesine katkı sağlamak bana büyük bir mutluluk veriyor. Biliyorum ki doğru yönlendirme ve kaynaklar sağlandığında, birçok öğrenci matematiği sevebilir ve başarılı olabilir. Bu yüzden emeklilik yıllarımda bile öğrencilere yardımcı olmaya ve yeni kitaplar çevirmeye devam ediyorum. 40 yıl boyunca öğretmenlik yaptığım süre zarfında binlerce öğrenciye ders verdim. Bu öğrencilerden birçoğu üniversite eğitimlerini tamamladı, yüksek lisans ve doktora dereceleri aldı. Onların başarılarını görmek, bilim dünyasında veya mesleklerinde ilerlediklerine şahit olmak benim için en büyük motivasyon kaynağı. Bugün hâlâ öğrencilerimden saygı ve vefa dolu mesajlar aldıkça, eğitime katkı sağlamaya devam etme isteğim artıyor. Onların hayatlarına dokunabilmiş olmak, bana en büyük mutluluğu veriyor ve bu alandaki çalışmalarımı sürdürmem için beni teşvik ediyor.
Matematik eğitimine ve öğretimine yıllarınızı verdiniz. Sizce iyi bir matematik öğretmeni hangi özelliklere sahip olmalıdır?
Abdülgani Ali: İyi bir matematik öğretmeni, her şeyden önce sabırlı ve anlayışlı olmalıdır. Matematik, herkesin aynı hızda kavrayabileceği bir konu değildir. Bazı öğrenciler bir kavramı hemen anlar, bazıları ise daha fazla pratik yapmaya ihtiyaç duyar. Bu yüzden bir öğretmenin, öğrencilerinin bireysel öğrenme hızına saygı göstermesi ve onlara destek olması gerekir. Ayrıca, öğretmenin öğrencilerine sadece formülleri öğretmesi yetmez; onlara matematiğin mantığını kavratmalıdır. Gerçek hayatla bağlantılar kurarak, matematiğin soyut bir ders değil, hayatın her alanında var olan bir disiplin olduğunu gösterebilmelidir. Örneğin, doğada, sanatta, ekonomide veya teknolojide matematiğin nasıl kullanıldığını anlatmak, öğrencilerin ilgisini çeker ve konuların daha anlamlı hale gelmesini sağlar.
Bir diğer önemli özellik de öğretmenin kendini sürekli geliştirmesidir. Matematik her ne kadar sabit kurallara dayanan bir bilim dalı olsa da, eğitim metotları ve teknolojiler sürekli değişiyor. Günümüz öğretmenlerinin, çağın gerekliliklerine uyum sağlayarak yeni öğretim yöntemleri öğrenmesi ve öğrencilerin ilgisini çekecek yenilikleri derslerine entegre etmesi büyük önem taşır. Son olarak, bir matematik öğretmeni öğrencilerine güven aşılamalıdır. Matematiğin korkulacak bir ders olmadığını, yeterli çaba ve doğru yönlendirme ile herkesin başarılı olabileceğini hissettirmelidir. Öğrencilerinin başarısına inanmalı ve onların da kendilerine güvenmelerini sağlamalıdır.
Genç öğretmenlere ve öğretmen adaylarına en önemli tavsiyeniz ne olurdu?
Abdülgani Ali: Genç öğretmenlere en önemli tavsiyem, yaptıkları işin değerini anlamalarıdır. Öğretmenlik sadece bir meslek değildir, bir neslin yetişmesine doğrudan katkıda bulunma sorumluluğudur. Maddi beklentiler bir yana, öğretmenlik fedakârlık ve tutkuyla yapılması gereken bir iştir. Öğrencilere sadece ders anlatmak değil, onlara ilham vermek de öğretmenin görevidir. Bir öğrencinin başarısını görmek, onun ilerlemesine tanık olmak paha biçilemez bir duygudur. Bu yüzden genç öğretmenlerin sabırlı, özverili ve sürekli kendilerini geliştiren bireyler olmalarını tavsiye ediyorum.
Sonuç olarak, Abdülgani Ali’nin hayatı ve eğitime olan katkıları, sadece bir öğretmen olarak değil, bir rehber ve yol gösterici olarak da genç nesillere ışık tutmaya devam etmektedir. Matematiğe olan tutkusu, öğrencilere ve eğitimcilere ilham kaynağı olmaya devam edecek. Biz de yeni Balkan gazetesi olarak başarılı hikayelerin peşinde olmaya devam edeceğiz… Fehmi Skender